15 Aralık 2014 Pazartesi

Yüzyıllık Uyuyan Güzel - Öyküm Ören


    ''Uyuyan Güzel'' Grimm Kardeşlerin yazdığı klasik bir masaldır. Bu masalda diğer masalların da temel olarak birleştiği bazı noktalar vardır. Giriş bölümünde ''bir zamanlar'' diyerek başlaması masalın düşsel yanını vurgulamıştır.

    Uyuyan Güzel Masalı bir sarayda geçer, çoğu masalda olduğu gibi burada da kral, kraliçe ve prenses vardır. Bu masalın zamanını tam olarak bilemeyiz ancak çok çok uzun zaman önce yazıldığını varsayabiliriz. Diğer masallarda görmeye alışık olduğumuz gibi kadınlara ait bazı kodlamalar ve fantastik kurgular vardır. Bu kodlamalardan bazıları prensesin çok güzel ve akıllı olması, başına gelen felaketten onu kurtarabilecek bir kahramanı yani prensi olmasıdır.





   
    Murathan Mungan'ın kaleme aldığı '' Yüzyıllık Uyuyan Güzel'' adlı yapıt bu masalın parodisi şeklinde yazılmış. Parodiler, eski zamanda yazılan masallardaki kişi ve olayların biraz abartılarak güncelleştirilmiş halidir ve eleştiri amaçlı içeriklerdir.


    Murathan Mungan parodisinde prensesin uyandıktan sonra yaşadıklarını ve insanoğlunun yaradılışı hakkındakisorgulamalarını dile getirmiştir. Orijinal metinde prens öptükten prenses uyanır ve evlenip çok mutlu olurlar çünkü masallar hepmutlu sonla biter, bizler buna alıştırılmışızdır. Ama gerçekten öyle midir ? Öyle mi olmalıdır ? Bu bilinci kırmak biraz zor olsa da parodilerde bu algıyı daha net görebiliriz.

    Esas metinde yüzyıl boyunca uyuyan prenses uyandıktan hemen sonra hayatına kaldığı yerden devam edebilmişti, fakatburada aslında yüzyıl gibi kocaman bir süreden sonra insanın nasıl bir ruh haline bürüneceği, nasıl yalnızlaştırıldığı çoketkileyici bir biçimde anlatılmış. Parodilerde genellikle esas metinden net alıntılar yapılmaz, kişiler ve olaylar alıntılanırdı. Fakat bu parodide esas metin bize anlatılmış ve yazar alıntıların yanına parantez açarak kendi düşüncelerini belirtmiştir. Parodinin başında da ''bir varmış bir yokmuş'' diye başlamıştı zaten. Yazarın eleştirdiği noktada bana göre dünya bu kadar mükemmel değil ve olamaz. Yalnızlık, aşk, cinsellik gibi konular insanoğlunun yaradılışından gelen bazen çözebildiği bazense özümsediği bir olguydu.

    ''Yüzyıllık Uyuyan Güzel'' parodisinde yazar kişileri konuşturmuştu masallarda bu tip durumları göremiyoruz prensin ya da prensesin kendi fikirlerini bilemeyiz mesela onlar en sonda birbirilerini bulur ve mutlu olurlar. Burada prensin kendi içinde yaşadığı kararsızlıklar, kahraman
olmak isteyipistememesi gibi durumları aktarmış bize yazar, keza prenses içinde aynı şey geçerli uyandıktan sonra hiç susmaması, süreklikonuşmak istemesi prensin onu terk edeceğini düşünmesi bize kişilerin duygu dünyasını anlatıyor. İnsanların ne kadaryalnızlaştırıldığını ve aslında insanlık için çok önemli olan hislerin içinin nasıl boşaltıldığını, kadın erkek ilişkileri hakkındaki düşüncelerini fark edebiliyoruz. Bu parodide esas metinden alıntılar yapılırken yazar prensese ve cadıya isim vermişti , bence bunu yapması okurken insanı metne daha yakın hissetmesini sağlıyor. Esas metinde prensesin ismini bilmiyordum mesela.

    Bu metnin parodi olmasını sağlayan bir diğer özelliği ise sonunun kötü bitmesi. Çünkü prenses ölüyor hatta mezarının içinde bile konuşmaya devam ediyor prens ise herşeyi unutarak hayatını devam ettiriyor. O çok özendiği masalın kahramanı olmak ona mutluluk getirmiyor.